19 Şubat 2014 Çarşamba

DAVUT EFENDİ Karadeniz kıyısının üstünde yükselen dağı işaret edip ,manastırı gösterdim: -Gamarjoba…Eklesia…Ra ghirs? (Merhaba..Kilise..Kaç para? ) Adam baktı: -არ უნდათ ეკლესია gibi bir şey söyledi. İngilizce,fransızca,almanca konuşur musun? Dedim -Ruski? Dedi -Niet ,Turtski…dedim -Oooo..musluman..musluman…dedi. Gri Mercedesli şöförle tanışmam böyle oldu. İnternetteki geyik sitelerine inanırsanız,Gürcistan’da herkes türkçe konuşur-anlar,bir yeri “Kime sorsanız gösterir”. Koca bir palavra:On gün buralarda turladık,değil türkçe,kullandığım ingilizce kelime sayısı yirmiyi geçmez. Okumuşu belki rusça bilir ama otellerde bile ingilizce falan konuşan yok. Avucuma bir dolu parayı koyuyordum,insanlar istediklerini alıyordu. Kağıt paralara dokunmayıp,madenilerden 2-3 tane alıyorlardı. İstanbulu düşünün:Kerizin biri bir şişe su için içinde 200-300.-TL olan bir avucu açıp,”istediğini al” diyor. O paralar gider ,üstüne ”biraz daha attır bakiim” derler. Dünyada gördüğüm en dürüst insanlar(taksiciler hariç). Şöförün ismi Davut,bir Acar. Yola çıktık,Anında benzinciye girip bişiler söyledi…Benzinci surat asıp tersledi…Davut bana dönüp: -Efendi… 5 LARİ…5 LARİ…dedi.Çaktım vaziyeti,Davut’ta kuruş yok,veresiye mazot alamamış. Davut, karadeniz dağlarının dar virajlı yollarında bastırdıkça bastırıyor…80,90 allah ne verdiyse…Lastikler ağlıyor.direksiyondan VIRT VIRT sesler geliyor. -Davut Efendi yavaş!,slow,langsam,siga siga diyorum…Anlamıyor.Evet…Evet diyor… Düşünüyorum,uçurumdan uçup nallanırsak sorun yok:Konsolosluk ve mirasçılar düşünsün. Peki ya kafayı,kolu kırarsak?Trabzon’a helikopter bulabilir miyim? Yolda bir yığın terkedilmiş fabrika geçiyoruz:Davut anlatıyor ,acarca konuşuyor ,yarısını anlıyorum söylediklerinin,küfürler ediyor: Orman fabrikası ,elma kolhozu ..Hepsi “demokrasi gelince” kapanmış. Dağın tepesine gelince,dışarı atlayıp acele bi cıgara yaktım. Davut’ta aldı.Sigarasını yakarken ,taş oldum kaldım. Adamın sol kolu yok!Tahta bir kolun üstüne bulaşık eldiveninin kalınını geçirmişler ,kol olmuş.Direksiyondan gelen vır-vırt sesler bundanmış. 2008 deki güney osetya savaşında ,Ruslar kolunu koparmış. İş yok,turist yok,para yok…diyor. -Telefonunu ver senin turizm sitelerinde reklamını yapacam…diyorum. 20 yıllık ölü bir telefon çıkarıyor,Kartı,bataryayı parmaklıyorum,Ümit yok! Turizm sezonu geliyor..Ben gene de sözümde duracağım. Yolunuz Batum’a düşerse Davut babayı arayın. Cep : 558 49 18 21

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder